Hulu yapımı, başarılı gizem-komedi dizisi Only Murders in the Building’i izlemeyen var mı? Eğer öyleyse, sanırım çok şey kaybediyorsunuz diyebilirim. Başrollerinde Selena Gomez, Steve Martin ve Martin Short’un bulunduğu Only Murders in the Building, New York’ta, Arconia adı verilen New York’un özel yapım apartmanlarından birisinde yaşayan üç karakter etrafında dönüyor. Steve Martin’in canlandırdığı, eski bir dizi oyuncusu olan Charles-Haden Savage, Martin Short’un canlandırdığı eski bir Broadway yapımcısı olan Oliver Putnam ve Selena Gomez’in hayat verdiği içine kapanık bir ressam olan Mabel Mora.
Sizlerle daha önce Only Murders in the Building’in birinci sezon incelemesini paylaşmış idim, bu yazımda Only Murders in the Building’in ikinci sezon incelemesini kaleme alırken, birinci sezon yazısını da okumanız için hemen aşağıya bırakıyorum. İlgili yazıya görselin üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
AYRICA: Keyifle İzleyeceğiniz Kış Temalı Filmler
AYRICA: İzlemeniz Gerektiğini Düşündüğümüz Tom Hanks Film Önerileri
Gelelim, Only Murders in the Building ikinci sezon incelemesine…
Only Murders in the Building İkinci Sezon İncelemesi
Steve Martin ve John Hoffman’ın hayata geçirdiği komedi-gizem türündeki bu dizi, Hulu üzerinden, ülkemizde ise Disney Plus üzerinden yayınlanıyor. İlk sezon itibariyle olumlu tepkiler alan, oldukça beğenilen ve merakla ikinci sezonu beklenen dizi 2022 itibariyle izleyicileriyle buluştu.
AYRICA: Tavsiye Filmler: Top Gun ve Top Gun: Maverick Film Yorumu
Öncelikle belirtmem gerekir ki, ikinci sezonda, tam anlamıyla ilk sezonun tadı yoktu ancak yine de izlemesi keyifliydi. Dizide, her sezon öldürülen bir kişinin gizemi aydınlatılmaya çalışılıyor ve aslında her bölüm de Oliver, Charles ve Mabel’in ilk sezonda başlattıkları podcast yayının kısımlarından oluşuyor. Dizinin izlediğimiz 10 bölümü de, podcastin bir parçası. Peki, ilk sezonda ne olmuştu? Kim öldürülmüştü?
AYRICA: İzlenecekler Listenize Ekleyebileceğiniz Tavsiye Kore Dizileri
İlk sezonda öldürülen kişi Tim Kono’ydu ve daha önce birbirleriyle hiç iletişimi olmayan Charles, Mabel ve Oliver bu cinayet sebebi ile bir araya gelmiş, polisin intihar vakası sebebiyle kapattığı olayın aslında bir cinayet olduğunu ortaya çıkarmışlardı. Katil etraflarında gezerken ve her bölüm bir diğerinden daha heyecanlı, daha merak uyandırıcı olurken Charles, Mabel ve Oliver adım adım katile götüren ipuçlarını takip etmiş ve onu en sonunda canları pahasına da olsa yakalamayı ve adalete teslim etmeyi başarmışlardı.
Katili yakalamanın ve olayı aydınlığa kavuşturmanın rahatlığı ile üçlü, kutlama yapmak için Arconia binasının çatısında kadehleri yudumlayıp sohbet eder iken, o anda binada işlenen yeni bir cinayet ile birinci sezonun perdesi kapandı. Mabel Mora yeni bir şarap almak için kendi dairesine indiğinde, apartmanın huysuz ve aksi yöneticisi Bunny Folger’ı göğsünden şişlenmiş bir şekilde kendisine doğru gelirken görmüş ve tam o sırada yukarıda Mabel’i bekleyen Oliver ve Charles telefonlarına gelen, “Binadan çıkın!” mesajı ile endişelenerek Mabel’in dairesine gelmişlerdi. Üçü birlikteyken, cinayet mahalline polislerin baskın vermesiyle üçü de cinayet şüphelisi olarak gözaltına alınmıştı. Ve evet, ilk sezon böyle kapandı! Acaba Bunny Folger’ı kim öldürdü? Merak edenlerin ikinci sezonu sabırsızlıkla beklemiş olduklarına eminim.
Peki, Bunny Folger’ı kim öldürdü? Only Murders in the Building ikinci sezonda, odaklanılması gereken soru buydu. Dizimizin ikinci sezonu her şeyden habersiz, beklenmedik bir anda kendilerini cinayet şüphelisi konumunda bulan Charles, Mabel ve Oliver sorgusuyla başlıyor ve sorgu bittikten sonra serbest bırakılıyorlar. Mabel’in, Bunny’i öldürdüğü iddiası favori üçlümüzü, artık cinayetleri soruşturmamaya, yayın yaptıkları podcasti de bitirmeye karar vermelerine neden oluyor. Çünkü bu cinayetler artık çok fazla hayatlarını etkilemeye başladı! Üstelik popüler podcast yayıncısı Cinda Canning; Mabel, Oliver ve Charles’i cinayeti işlemekle suçlayan bir podcast yayını başlatıyor. Her şey bu kadar üst üste gelirken, karakterlerimizin kendi özel hayatlarında da önemli kırılmalar yaşanıyor.
Charles, geçmişinde eski sevgilisinin küçük kızı Lucy’nin kendisini görmeye gelmesiyle sarsılıyor ve tehlike dolu soruşturmanın ortasında iken Lucy’i hayatına almak istemiyor, üstelik onu tekrar dizi sektörüne çağırıyorlar! Oliver ise, canından çok sevdiği oğlunun aslında biyolojik olarak kendi oğlu olmayabileceği gerçeğiyle yüzleşiyor ve bu sırada yeniden yapımcı olabilecek bir teklif alıyor. Mabel ise geçmişte, babasının ölümüyle birlikte gelen, hafızasının kilit anlarda kendini bloke etmesi gerçeğinden kaçamıyor ve bunu aşmanın bir yolunu bulmaya çalışıyor, diğer yanda ise Cara Delevingne’nin canlandırdığı Alice karakteriyle bir ilişkiye başlıyor. Bir yanda onları cinayetle suçlayan ve aleyhlerine yayın yapan bir podcastçi var. Diğer yandan apartman sakinleri de onları cinayetle suçluyor. En önemlisi ise aslında katil tarafından izleniyorlar ve bundan haberleri yok! Hem olayı soruşturmayı, hem de podcast yayını yapmayı bırakmaya karar vermelerine rağmen, apartman yöneticisi Bunny Folger’in evindeki, milyonlar değerindeki tablonun kaybolması ve o tablonun Charles’in evinde çıkması dengeleri sarsıyor. Katil, kapılar kilitli olmasına rağmen o tabloyu Charles’in evine nasıl bırakabilir?
Üstelik Bunny Folger şişlenerek değil, bıçaklanarak öldürülüyor ve cinayet silahı da kayıp. Daha sonra ise katil, cinayet bıçağını Oliver’ın mutfağına bırakıyor. Tesadüf eseri bıçağı fark eden Oliver, Mabel ve Charles korkarak bıçağı saklamaya karar veriyorlar, çünkü onlar birer şüpheli! Bıçağın ve tablonun onlarda bulunması, işleri hiç de iyi yöne götürmez! Bu sırada katilin evlerine nasıl girdiğini de çözüyorlar. Arconia binasının planını hazırlayan mimarın, binaya kimsenin bilmediği gizli geçitler eklediğini anlıyorlar. Gizli geçitlere girdiklerinde apartmandaki her daireye, dairede yaşayan kişilerin bile bilmediği kısımlardan girebildiklerini görüyorlar. Katilin artık bu gizli geçitlerle Arconia’ya girdiğini ve Bunny’i böyle öldürüp, yine buradan kaçtığını anlamaları uzun sürmüyor. Bu da demek oluyor ki, kendi daireleri bile güvenli değil! Daha fazla spoiler vermeyeyim isterseniz! İzleri takip ederek, adım adım katile ulaşırlarken tehlikenin boyutu daha da artıyor. Finalde ise Charles, Oliver ve Mabel öyle büyük bir oyun oynuyor ki, katil kendini ele vermek zorunda kalıyor!
Sizlere ilk sezon incelemesinde de söylediğim gibi, Steve Martin (Charles) ve Martin Short (Oliver) varken dizinin komik olmamasına imkân yok. İki karakterin aurası, kendine has özellikleri kurdukları basit bir diyaloğu bile komik hale getirmeyi başarıyor. Onları izlerken asla sıkılmıyorsunuz. Özellikle Oliver’ın komik çıkışları, bilgece sözleri ve saklayamadığı tepkileri, humusa olan aşırı derecede düşkünlüğü gülmenize neden oluyor.
Selena Gomez’in oyunculuğu ise ikinci sezonda daha bir toparlanmıştı. Mabel Mora karakterinin soğuk ancak acıları olan bir profile sahip olması, ilk sezonda Selena Gomez’in oyunculuğuna gelen yorumların farklı olmasına neden oldu. Kimileri onu Mabel karakterinden dolayı bu kadar iyi oyuncu olduğu için takdir eder iken, kimileri ise oyunculukta biraz daha eğitim alması gerektiği düşüncesinde. İşin aslı, bence uzun bir aradan sonra tekrar oyunculuğa dönmüş olması ve buna rağmen Mabel Mora gibi ciddi bir karakteri canlandırıyor olması takdir edilmeli. Yanında Steve Martin ve Martin Short gibi çok önemli isimler varken, Selena Gomez’in de kendisini geliştirmemesi imkânsız, sanırım ki bunu dizinin ilerleyen sezonlarında da göreceğiz.
Only Murders in the Building ikinci sezon incelemesi de böyleydi. Keyifle izlenebilecek bir dizi olduğunu düşünüyorum. Her sezon 10 bölümden oluşuyor ve bölümler ise maksimum yarım saat sürüyor. Değerlendirmeniz için iyi bir seçenek diyebilirim. Only Murders in the Building’in üçüncü sezonu, geçtiğimiz ağustos ayında izleyicisiyle buluştu. Ekip, çoktan dördüncü sezonun çekimlerine başladı. Sabırsızlıkla bekliyoruz! Sırf, Oliver karakteri için bile izlenir! Bir sonraki dizi incelemesinde görüşmek üzere diyorum, sevgilerle…